Bir sözlük yalnızca kelime tanımlar mı? Yoksa bir toplumun hafızasını, sesini ve geleceğe yazdığı notları da mı taşır? Bugün, “Kamus kimin eseri?” sorusunu bir biyografi meselesi gibi değil, dilin kökleriyle bugünü ve yarını birleştiren bir yolculuk olarak konuşalım. Çayınızı kapın; dost sohbetinde açılan meraklı bir sayfa gibi, Kamus’un izini birlikte sürelim.
Kamus Kimin Eseri? Kalbinde Şemseddin Sami Var
“Kamus” sözcüğü Osmanlıca ve Arapça geleneğinde “sözlük” demektir; ama Türkiye’de bu sorunun en yaygın ve pratik cevabı Şemseddin Sami’nin Kamus-ı Türkî’sidir. Sami, yalnızca bir sözlük yazarı değil; dilin sadeleşmesi, halkın konuştuğu Türkçenin itibarı ve kelimelerin kökenine saygı arasında köprü kuran bir isimdir. Kamus-ı Türkî, Türkçenin söz varlığını derlerken gündelik dilin nabzını tutar; edebî dilin incelikleri ile sokağın sıcaklığını aynı maddede buluşturur. Bu yüzden bugün hâlâ “Kamus kimin eseri?” dendiğinde kulağımıza ilk fısıldanan isim odur.
Kökenler: “Kamus” Geleneği, Osmanlı Dönemi ve Çokdilli Zemin
“Kamus” kelimesinin gölgesi geniştir. Osmanlı’dan önce Arap dünyasında Firûzâbâdî’nin el-Kāmûs el-Muḥît adlı sözlüğü büyük bir otoriteydi; Farsça ve Arapça sözlükler Osmanlı münevverinin el kitabı olmuştu. Bu çokdilli arkaplan, Şemseddin Sami’nin ufkunu biçimlendirdi: O, yalnızca Türkçeyi toplamıyor; Arapça-Farsça etkileri, Balkanlardan taşınan söz varlığını ve Anadolu’nun ağız mirasını aynı masada buluşturuyordu. Böylece Kamus-ı Türkî, bir “terimler deposu” değil, çok sesli bir atlas hâline geldi.
Günümüzdeki Yansımalar: Eğitim, Medya ve Dil Politikaları
Kamus-ı Türkî’nin mirası bugün üç alanda canlı:
– Eğitim: Okur-yazarlığın ötesinde, kavram okuryazarlığı. Öğrenciler bir kelimenin tanımını okurken, tarihsel katmanlarını ve kültürel yankılarını da görür.
– Medya: Haber dilindeki isabet, sözlüğün titizliğine yaslanır. Bir kavramın sınırları netleşirse tartışma berraklaşır.
– Dil Politikaları: Standart dil ile yerel söyleyiş arasındaki köprü, kapsayıcı bir sözlük kültürüyle kurulur. Kamus-ı Türkî, “yalnızca merkezde konuşulan Türkçe”ye değil, taşranın ve göçün getirdiği tonlara da kulak verir.
Beklenmedik Alanlarla Bağ: UX, Yapay Zekâ ve Veri Etiği
Bir sözlükten teknolojiye zıplamak iddialı gelebilir; ama düşünün:
– UX (Kullanıcı Deneyimi): Açık, tutarlı, önyargısız tanımlar; arayüz metinlerinin anlaşılırlığını artırır. Bir butonun “Kaydet” mi “Onayla” mı olacağına karar verirken, sözlükteki anlam incelikleri işin pusulasıdır.
– Yapay Zekâ ve NLP: Dil modelleri kelime anlamlarını, köken ilişkilerini ve eşdizimlilikleri sözlüklerden öğrenir. Sağlam bir “kamus” verisi, daha adil ve doğru çıktıların altyapısıdır.
– Veri Etiği: Tanımda kullanılan örnek cümleler, kimleri görünür kılıyor? Kimleri dışarıda bırakıyor? Kamus, yalnızca bilgi değil, temsiliyet de üretir. Eşitlik burada başlar.
Toplumsal Cinsiyet, Çeşitlilik ve Adalet Merceği
Bugün bir sözlüğe bakarken, “Hangi sesler içeri alınmış?” diye soruyoruz. Kamus-ı Türkî’nin değeri, halk diline kulak vermesinde; ancak çağdaş okuma, daha da ileri gider:
– Toplumsal Cinsiyet: Tanımların ve örneklerin cinsiyetçi klişelerden arınması, dildeki eşitliğin temelidir. Sözlük, kadınların ve tüm toplumsal cinsiyet kimliklerinin deneyimini görünür kıldıkça daha kapsayıcı olur.
– Çeşitlilik: Etnik, bölgesel, inanç ve engellilik temsillerinin dilde karşılık bulması, sözlüğü bir “çoğul hafıza”ya dönüştürür.
– Sosyal Adalet: Net tanımlar hak aramayı kolaylaştırır. Hukuktan medyaya, “kavramın ne dediği” anlaşıldığında fırsat eşitliği büyür.
Geleceğe Bakış: Kamus 2.0 Nasıl Olmalı?
Şemseddin Sami’nin ruhuna sadık bir gelecek tasavvuru için üç öneri:
1. Açık Veri ve Sürüm Takibi: Her madde için şeffaf güncelleme notları; kullanıcıların geri bildirimlerini görünür kılan bir havuz. Böylece sözlük, yaşayan bir organizma olur.
2. Katılımcı Sözlük Kültürü: Akademi, öğretmenler, gazeteciler, yazılımcılar, öğrenciler… Herkesin katkı verebildiği, denetimli ama açık bir platform.
3. Yapay Zekâ Destekli Kapsayıcılık Denetimi: Tanımlardaki önyargıyı tarayan, örnek cümlelerdeki çeşitliliği ölçen metrikler. “Eşit temsil puanı” gibi göstergelerle düzenli raporlar.
Bir İsimden Daha Fazlası: “Kamus” Bir Kültürdür
“Kamus kimin eseri?” sorusunun kısa cevabı Şemseddin Sami olsa da uzun cevabı şudur: Kamus, bir kültürün kolektif emeğinin eseridir. Derleyenler, yazanlar, konuşanlar, yazım değişikliklerine itiraz edenler… Hepsi o sayfalarda yaşar. Bu yüzden her yeni kuşak Kamus-ı Türkî’yi okurken aslında kendi diline, mahallesine ve geleceğine göz atar.
Son Söz: Dost Meclisinde Bir Çağrı
Kamus-ı Türkî, bir sözlükten fazlası: dilin kalbi, toplumun belleği, yarının adil dünyasına atılan not defteri. Şemseddin Sami’ye yakışan en iyi teşekkür, onun başlattığı işi bugünün araçlarıyla daha kapsayıcı, daha şeffaf, daha katılımcı kılmak.
Siz hangi kelimenin tanımında kendinizi eksik ya da yanlış temsil edilmiş hissediyorsunuz? Hangi maddeler güncellense dil daha adil olurdu? Yorumlarda buluşalım; birlikte yazalım, birlikte düzeltelim, birlikte çoğalalım.