Bir Yılın 365 Gün Olduğunu Kim Buldu? Zamanın Siyaseti Üzerine
Bir siyaset bilimci olarak, zamanın yalnızca astronomik bir olgu değil, aynı zamanda bir iktidar mekanizması olduğunu düşünmek gerekir. “Bir yılın 365 gün olduğu” bilgisi, kulağa bilimsel bir gerçeklik gibi gelir; ancak bu sayı, aynı zamanda tarihin derinliklerinde şekillenen politik bir uzlaşının da ürünüdür.
Peki, zamanı kim tanımlar? Güneşin dönüşünü kim sayar? Ve daha önemlisi, bu sayımın toplumsal düzen üzerindeki etkisi nedir?
Zamanı Ölçmek: Bilim mi, İktidar mı?
Tarih boyunca zamanı ölçme biçimleri, egemen güçlerin meşruiyetini pekiştiren araçlar olmuştur. Antik Mısır’da rahipler, Nil’in taşkınlarını izleyerek yılı 365 güne böldüklerinde, yalnızca bir takvim icat etmiyorlardı; aynı zamanda toplumu doğanın ritmine değil, kutsal düzenin otoritesine bağlayarak merkezi bir iktidar inşa ediyorlardı.
Mısırlı rahiplerin belirlediği yıl uzunluğu, Tanrısal bilgiyle özdeşleştirildi. Böylece “zamanı bilmek”, halkın değil, yönetici sınıfın ayrıcalığı haline geldi. Zamanın ölçüsü, iktidarın meşruiyet aracına dönüştü. Bu durum, günümüz siyasetinde bile yankı bulur: Takvimleri, tatilleri, hatta resmî yıl başlangıçlarını kim belirliyorsa, toplumsal düzenin ritmini de o yönetir.
Romalıların Zamanla Güç Savaşı
Romalılar dönemine geldiğimizde, takvim artık yalnızca bir zaman ölçme aracı değil, politik bir manipülasyon alanı haline gelmişti. Julius Caesar, Mısır’a yaptığı seyahatte güneş yılının 365 gün sürdüğünü öğrenince, bu bilgiyi Roma’ya taşıdı ve Jülyen Takvimi’ni ilan etti.
Ama burada kritik soru şudur: Caesar bunu neden yaptı?
Bilim için mi, yoksa iktidar için mi?
Cevap, siyasetin kalbinde yatar. Zamanı düzenleyen kişi, aynı zamanda toplumu da düzenler. Caesar’ın reformu, Roma senatosunun dağınık gücünü merkezileştiren sembolik bir adımdı. Artık zaman, imparatorun eliyle akıyordu. Bu hamle, siyasetin en eski ilkelerinden birini hatırlatır: Zamanı kim kontrol ederse, halkın yaşamını o yönlendirir.
Zaman ve Vatandaşlık: Takvimin İdeolojisi
Takvim, yalnızca günlerin sıralanışı değildir; bir ideoloji taşır. Her resmî tatil, her yılbaşı kutlaması, her ulusal gün, devletin vatandaşına “hangi olayları hatırlaması gerektiğini” fısıldar.
Dolayısıyla “bir yılın 365 gün olması” meselesi, sadece astronomik değil, aynı zamanda politik bir çerçevedir.
Modern ulus-devletler, zamanın bu düzenleyici gücünü kullanarak yurttaşlık bilincini şekillendirmiştir. Fransız Devrimi sonrası kurulan Cumhuriyet Takvimi, Katolik gelenekten kopmak ve laik bir zaman anlayışı kurmak için tasarlandı. Bu girişim, zamanın dahi ideolojik olduğunu gösterir: Hangi günü “başlangıç” sayarsak, tarih de oradan yazılır.
Erkek ve Kadın Zamanı: İktidarın Cinsiyeti
Zamanın siyaseti, aynı zamanda toplumsal cinsiyetle de ilgilidir. Tarih boyunca erkek egemen iktidar düzenleri, zamanı stratejik ve verim odaklı bir biçimde tanımladı. Güneşin dönüşü, tarımsal üretim, savaş takvimleri ve ekonomik döngüler bu anlayışın sonucuydu.
Kadınların tarihsel bakış açısı ise farklıydı. Onlar zamanı, döngüsel ve katılımcı bir süreç olarak gördüler: mevsimlerle, doğumlarla, ritüellerle ve topluluk etkileşimleriyle. Bu bakış, günümüz siyaset teorisinde “demokratik zaman” kavramını doğurur — zamanın yalnızca yukarıdan değil, topluluktan, halktan, gündelik yaşamdan şekillenmesi gerektiği fikri.
Bu açıdan bakıldığında, “bir yıl 365 gündür” demek bile ideolojik bir eylemdir. Çünkü bu, doğanın karmaşık ritmini düz bir çizgiye indirgeyen, erkek merkezli bir düzen arayışının ürünüdür.
Zamanın Egemenliği ve Direniş Biçimleri
Modern toplumlarda takvim hâlâ bir güç aracıdır. Ekonomik sistemler, çalışma saatleri, tatil günleri hep belli bir iktidar düzenine göre biçimlenir. Ancak kadın hareketleri, ekolojik topluluklar ve yerli halkların zaman anlayışları, bu merkezi düzeni sorguluyor.
“Zaman kimin?” sorusu, artık sadece bir felsefi değil, politik bir sorudur.
Bugün, dünyanın dört bir yanında kadın örgütleri “emek zamanı” kavramını yeniden tanımlıyor. Erkeklerin belirlediği çalışma ritmine karşı, dayanışma, paylaşım ve topluluk odaklı bir zaman anlayışı gelişiyor. Bu da siyaset bilimi açısından yeni bir paradigmayı işaret ediyor: Zamanın demokratikleşmesi.
Sonuç: Zamanı Kim Sayar, Gücü Kim Kullanır?
Bir yılın 365 gün olduğunu kim buldu?
Belki astronomlar buldu, ama onu meşrulaştıranlar siyasetçilerdi.
Zaman, göklerin değil, iktidarın da düzenidir.
Bugün takvimlerimiz bize yalnızca günü değil, kim olduğumuzu da söyler.
Bu nedenle asıl soru şudur: Bir yılın 365 gün olduğunu kim buldu değil, o 365 günü kim yönetiyor?
Etiketler: #siyasetbilimi #iktidar #takvim #güçilişkileri #kadınvesiyaset #vatandaşlık #zamanınsiyaseti #feministsiyaset